Bu ikilem cidden bir belirsizliktir. Aile yanında kalmanın veya yurtta kalmanın avantajları da var dezavantajları da var. Ben bildiklerimi duyduklarımı gördüklerimi sıralayacağım size. Öncelikle 18 yaş ve altı arkadaşlara ithafen kaldığınız evde size aile sahibi anahtar vermiyor ne yazık ki. Ayriyetten giriş-çıkış saatleriniz de belirli. Bu kaldığınız yurt içinde geçerli. Geç girdiğiniz taktirde veya giriş yapmadığınızda otomatikman sisteme giriliyor ve İstanbuldaki yetkililerce ailenize bildiriliyor. EF bu konularda çok hassas ve çok derin ve güzel bir sisteme sahip. 18 yaşından büyük arkadaşlar içind aile evinizde size bir anahtar veriliyor. Yurtta da giriş çıkışınız tabi ki serbest oluyor. Ancak bazıları yine de arayıp veya sms atıp gece geç döneceğinizi bildirmenizi istiyor. Yaş olayı önemli. Ki bazı yurtlar ve aileler 16 yaşa ve 17 yaşa daha farklı prosedürler koyuyor.
Aile yanı konaklamayı ele alalım. Yemek derdiniz YOK ! Bu en önemli etken. Tabi damak zevklerimiz uyuyorsa. Hafta içleri sabah ve akşam; Hafta sonları ise üç öğününüzü birden yiyebiliyorsunuz. Aile konaklaması derken aklınıza sadece evli çocuklu bir de köpeği olan minnoş bi aile aklınıza gelmesin. Karı-koca olabilir ve bunların 3 katlı kocccccaman bir evi olabilir ve o evnin son katını 5-6 öğrenciye ayırmış olabilir. Evet durum bu. Aynı oda da 2 veya 3 kişi kalabilirsiniz. Böyle durumlar da eşyalara sahip çıkmak çok önemli ! O yüzden yanınıza minik bavul kilidi almayı unutmayun. O fermuar deliklerine geçirip kitleyeceksiniz. "Ama almak isteyen onu da parçalar" diyeceksiniz ki bununla alakalı gelecek bir yazımda bahsedeceğim rahat olunuz. Aile içinde kaldıkça yeni kültürler öğreniyorsunuz. Bu büyük bir avantaj. Çünkü öğrendiğiniz kültüre göre artık zamanla oradaki insanlara o şekilde davranmaya başlıyorsunuz. İngilizler de bizler gibi sıcak kanlı insanlardır. Fakat yine de karşılıklı konusurken bir birlerine dokunmamak gibi değişik kültürleri de vardır. Belçikalıların üç kez öpüşmesi gibi düşünün. Aile yanı hijyen konusunda titiz olanlar için bazen problem olabiliyor. Sonuçta ortak bit tuvalet ve duş kullanımı olacak. Yatağınızı her sabah toplamalısınız. Yemek yedikten sonra tabağınızı kaldırmalısınız. Sonuçta evde bir Firdevs Hanım'ın Katia'sı yok. Bu tarz incelikler yapmalısınız. Geceleri fazla gürültü yapmamalısınız. Zira aileden sabah erken kalkıp işe gidecek olanlar mevcut. Dışarıdan da hiç bir arkadaşınızı eve sokamazsınız. Buna alkol de dahil. Dışarıda içer sonra paşa paşa evinize dönersiniz.
Şimdi de yurdu ele alalım. Aslında bi çok insan aileden de şikayetçi oluyor yurtlardan da. Fakat iyi bir yurda denk gelmişseniz (Kaplan Education'ın Manchester'daki yurdunun çok iyi olduğunu duydum) beğenmemek gibi bi lüksünüz yok. Yurtlarda da isterseniz tek kalıkrsınız isterseniz maksimum 4 kişi olarak da kalabilirsiniz. Genelde yurtta tek kalmak isteyenler tercih ediyor. Ki yurtların bir kısmında da en-suite dediğimiz banyolu ve tuvaletli odalar mevcut. Mutfağımızı falan ortak kullanıyoruz. Ve büyük sıkıntımız burada başlıyor. YEMEK. Yemek işini kendiniz halledeceksiniz. Yemek veren bir yurda denk gelmedim araştırmalarımda. Yurtlar sosyalleşmek açısından çok çok iyidir. Yurtlarda partiler veriliyor arada. Hayır, içkisiz. İşte en büyük avantajını söylüyorum; Okula olan yakınlık. Yurtlar şehir merkezinde olduğundan okula yürüyerek 10-20 dakika mesafede oluyor. Bu da uykunuzdan feragat etmemeniz gerektiğini anlıyorsunuz. Yurt odalarınıza da aynı şekilde alkol sokmak ve sigara içmek yasak. Katı kuralları var İngilizlerin. Bizim gibi değiller maalesef. Fakat alkol konusunda bizden ilerideler. Bakkal gibi mahalle arasında bile adım başı pub bulabilirsiniz. Yurtlarda internet erişiminize kadar sağlanır. Odada da ortak kullanım alanında da mevcuttur. Yurduna göre internet içinde ekstra bir ücret talep edilebilir. Ayriyetten giriş yaptığınız ilk günü yurdun belirlemiş olduğu depoziti vermeniz gerekir. Depozit yurda göre değişir. Merak etmeyin çıkış yapacağınız gün depozitinizi geri alıyorsunuz. Tabii herhangi bir eşyaya zarar vermediyseniz.
Yarın ki konumuz ise fiyatın belirlenmesi olacak. Esen kalın !
Dil eğitimi mi düşünüyorsunuz? Karar aşaması sizi zorluyor mu? Gittiğinizde ne yapacağım, nasıl olacak diye mi düşünüyorsunuz? Her türlü endişelerinize, sorularınıza cevap arayacağınız bir blogtasınız. Cevabını bulamadığınız sorularınızı bana ulaştırabilirsiniz.
Bu Blogda Ara
19 Temmuz 2014 Cumartesi
Karar Aşaması ? Acaba Neresi ?
Öncelikle okuyup okumayan pas geçen herkese selam olsun ! Manchester dil eğitimi ile alakalı bloglar çok kısıtlı. Toplasız 2-3 adet detaylı olarak bilgi bulabileceğiniz bloglar mevcut. Tabiki de sadece bloglar yok ancak karar aşamasında, zaman yaklaşırken bile aklımıza öyle sorular geliyo ki cevabını ne yazık ki o sitelerde bulamıyoruz. Hatta bazen eğitim danışmanınız bile 'hık' diye kalıveriyor. Ben tarihimi 3-30 Ağustos olarak belirledim ve şimdiden taze taze olarak size şimdiye kadar karşılaştığım her durumdan bahsedeceğim. Ki gittiğim zamanda karşılacağım her zamazingodan haberdar edeceğim.
Şimdi işin ilk basamağı "Ne kadar İngilizce biliyorsunuz?", "Seviyeme göre nasıl bir kurs almalıyım?", "Hangi kurum ile gitmeliyim?" gibi sorulardır. Bu sorulara yanıt bulacağız. İngilizce seviyenize göre ders sayısının giderek arttığı kurs tipleri vardır. Temel kursa alan birisi günde 4 derse girer sonrasında ver elini pub :))
Ancak sıfırdan başlayacaksanız ders sayısının fazla olduğu yoğun kursları seçmenizi tavsiye ederim. Belirli bir seviyeniz varsa ve 1-2 seviye daha artırmak istiyorsanız Genel kursları, "Yok yiiiaaa ben gezcem" diyorsanız da Temel kursları alabilirsiniz. Ben orda konuşamazsam diye sakın üzülmeyin. Gidenlerden çok duydum sizler gibi kaç insan oluyor orada. Benim Up seviye ingilizcem olduğundan Genel bir kurs seçtim. Haftada 26 ders. Gelelim işin en önemli kısmına "HANGİ KURUM?". İlk defa çıkıyorsanız iyi kurumları seçmenizi tavsiye ederim. Zamanla işin ehli olursanız daha uygun ve orta halli kurumları tercih edebilirsiniz. ELS, EF ve en eskilerden olan Horizon'u tavsiye edebilirim. Fakat ben Education First(EF)'ü seçtim. EF bir çok yere göre halk tabirinde 'tuzlu' bir kurumdur. Fakat giden her arkadaşım "paramın karşılığını aldım" dedi. O yüzden EF'i tercih ettim. Diğer bir sorumuz "Hangi ülke, hangi şehir?". Hepimizin hayalleri var. Ahh New York.. Ancak eğitim danışmanlarına "New York düşünüyorum" dediğinizde size hemen fiyatları çıakrırlar işte onlar bunlar şunlar toplam budur diye koyarlar önünüze 2-3 sayfalık bir kağıdı. Fakat Amerika'da yaşayan bir dostumun tavsiyesi olarak New York seçmemenizi öneriyorum. Sebebi ise yerleşik halktan çok turistlerin olması ve İngilizce'nin ikinci dil olması. O yüzden Florida gibi kısımları tercih edebilirsiniz. Miami'de turist çeker fakat Yerleşik halk daha fazladır. Avrupa kıtasından ise tabiki elimizde koca bir BÜYÜK BRİTANYA var. Nam-ı diğer İngiltere / Birleşik Krallık. Ancak Orada da elimizde bir sürü seçenek bulunuyor. Eminim küçük yaşta (küçükte dediysem 16-18 arasından bahsediyorum" hemen hemen herkes LONDRA! der. Evet Londra yüz ölçümü olarak da İstanbul'dan büyük bir şehirdir. Eğlence hayatı deli dolu harika bir yer. Fakat tek bir eksisi var o da pahalı olması. Evet, Londra da yaşam da dil okulları da buna bağlı olarakta yurtlar da çok pahalı oluyor. "E Aile yanında kalcam ama beeeeen." dediğinizi duyar gibiyim. Londra'da bölgeler "Zone" olarak adlandırılıyor. Yani eğer aileniz Zone-3'te ise okul için Zone-1'e gitmeniz lazım ve size bir çok kurumun dediği "otobüsle 20-25 dakika" olayı külliyen yalan. Yaklaşık 1 saatinizi alır o yol. Sonuçta yerleşim yerleri şehir merkezinden uzakta. Benim gibi hijyen sorunu olan bir çok insan da aile yanında değilde yurtta tek kişilik odalarda kalmayı tercih ediyor. Fakat tek kişilik yurtlar... Aman Allahım... Uçuk kaçık fiyatlar... Kısacası parasına güvenen Londra'ya gitsin derim. Güzel şehirdir. Adım başı Türk görebileceğiniz 2 şehir ise Oxford ve Cambridge'dir. Her Lise/Üniversite öğrencisinin yegane tercihi. Aynı sınıfta 3-4 Türk bir arada bile olabilirsiniz. Hatta aldığım duyumlara göre bazı kurumlarda aynı uyruktan insanların birbiriyle konuşması dahi yasakmış. Kendi aralarında, kendi dillerinde yani. Bu iki şehrimiz de öğrenci şehri ünvanlarını taşırken aynı zamanda fiyat olarak Londra'dan da pahalıdırlar. Yine yurtlar pahalılık konusunda başı çekiyor tabi ki. Ben destinasyon olarak Manchester'ı seçtim. Okulda benimle birlikte toplam 2 Türk var. Bu harika bir şey. Ancak kebapçılar her yerde bunu da unutmayalım. Manchester'ın da renkli gece hayatı vardır. Neredeyse Londra kadar. Ki Manchester İngiltere'nin en büyük 3. şehridir. Hatta İngiltere'nin en büyük alışveriş merkezi de burada bulunur. Taksim meydanı gibi de bi meydanı var. Fotoğraflar da çok şirin gözüküyor. Gittiğim de çekip buraya muhakkak koyacağım.
Yerimize de karar verdiysek artık geriye tek kalan şey babayı ikna etmek ve eğitim kurumunun merkezine gidip kayıt işlemlerimize start vermek :))
Şimdi işin ilk basamağı "Ne kadar İngilizce biliyorsunuz?", "Seviyeme göre nasıl bir kurs almalıyım?", "Hangi kurum ile gitmeliyim?" gibi sorulardır. Bu sorulara yanıt bulacağız. İngilizce seviyenize göre ders sayısının giderek arttığı kurs tipleri vardır. Temel kursa alan birisi günde 4 derse girer sonrasında ver elini pub :))
Ancak sıfırdan başlayacaksanız ders sayısının fazla olduğu yoğun kursları seçmenizi tavsiye ederim. Belirli bir seviyeniz varsa ve 1-2 seviye daha artırmak istiyorsanız Genel kursları, "Yok yiiiaaa ben gezcem" diyorsanız da Temel kursları alabilirsiniz. Ben orda konuşamazsam diye sakın üzülmeyin. Gidenlerden çok duydum sizler gibi kaç insan oluyor orada. Benim Up seviye ingilizcem olduğundan Genel bir kurs seçtim. Haftada 26 ders. Gelelim işin en önemli kısmına "HANGİ KURUM?". İlk defa çıkıyorsanız iyi kurumları seçmenizi tavsiye ederim. Zamanla işin ehli olursanız daha uygun ve orta halli kurumları tercih edebilirsiniz. ELS, EF ve en eskilerden olan Horizon'u tavsiye edebilirim. Fakat ben Education First(EF)'ü seçtim. EF bir çok yere göre halk tabirinde 'tuzlu' bir kurumdur. Fakat giden her arkadaşım "paramın karşılığını aldım" dedi. O yüzden EF'i tercih ettim. Diğer bir sorumuz "Hangi ülke, hangi şehir?". Hepimizin hayalleri var. Ahh New York.. Ancak eğitim danışmanlarına "New York düşünüyorum" dediğinizde size hemen fiyatları çıakrırlar işte onlar bunlar şunlar toplam budur diye koyarlar önünüze 2-3 sayfalık bir kağıdı. Fakat Amerika'da yaşayan bir dostumun tavsiyesi olarak New York seçmemenizi öneriyorum. Sebebi ise yerleşik halktan çok turistlerin olması ve İngilizce'nin ikinci dil olması. O yüzden Florida gibi kısımları tercih edebilirsiniz. Miami'de turist çeker fakat Yerleşik halk daha fazladır. Avrupa kıtasından ise tabiki elimizde koca bir BÜYÜK BRİTANYA var. Nam-ı diğer İngiltere / Birleşik Krallık. Ancak Orada da elimizde bir sürü seçenek bulunuyor. Eminim küçük yaşta (küçükte dediysem 16-18 arasından bahsediyorum" hemen hemen herkes LONDRA! der. Evet Londra yüz ölçümü olarak da İstanbul'dan büyük bir şehirdir. Eğlence hayatı deli dolu harika bir yer. Fakat tek bir eksisi var o da pahalı olması. Evet, Londra da yaşam da dil okulları da buna bağlı olarakta yurtlar da çok pahalı oluyor. "E Aile yanında kalcam ama beeeeen." dediğinizi duyar gibiyim. Londra'da bölgeler "Zone" olarak adlandırılıyor. Yani eğer aileniz Zone-3'te ise okul için Zone-1'e gitmeniz lazım ve size bir çok kurumun dediği "otobüsle 20-25 dakika" olayı külliyen yalan. Yaklaşık 1 saatinizi alır o yol. Sonuçta yerleşim yerleri şehir merkezinden uzakta. Benim gibi hijyen sorunu olan bir çok insan da aile yanında değilde yurtta tek kişilik odalarda kalmayı tercih ediyor. Fakat tek kişilik yurtlar... Aman Allahım... Uçuk kaçık fiyatlar... Kısacası parasına güvenen Londra'ya gitsin derim. Güzel şehirdir. Adım başı Türk görebileceğiniz 2 şehir ise Oxford ve Cambridge'dir. Her Lise/Üniversite öğrencisinin yegane tercihi. Aynı sınıfta 3-4 Türk bir arada bile olabilirsiniz. Hatta aldığım duyumlara göre bazı kurumlarda aynı uyruktan insanların birbiriyle konuşması dahi yasakmış. Kendi aralarında, kendi dillerinde yani. Bu iki şehrimiz de öğrenci şehri ünvanlarını taşırken aynı zamanda fiyat olarak Londra'dan da pahalıdırlar. Yine yurtlar pahalılık konusunda başı çekiyor tabi ki. Ben destinasyon olarak Manchester'ı seçtim. Okulda benimle birlikte toplam 2 Türk var. Bu harika bir şey. Ancak kebapçılar her yerde bunu da unutmayalım. Manchester'ın da renkli gece hayatı vardır. Neredeyse Londra kadar. Ki Manchester İngiltere'nin en büyük 3. şehridir. Hatta İngiltere'nin en büyük alışveriş merkezi de burada bulunur. Taksim meydanı gibi de bi meydanı var. Fotoğraflar da çok şirin gözüküyor. Gittiğim de çekip buraya muhakkak koyacağım.
Yerimize de karar verdiysek artık geriye tek kalan şey babayı ikna etmek ve eğitim kurumunun merkezine gidip kayıt işlemlerimize start vermek :))
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)