Bu Blogda Ara

5 Temmuz 2017 Çarşamba

Türk Hava Yolları Istanbul-New York Uçuşu

İçinizin kıpır kıpır olduğu o gün gelip çattığında belki ilk tecrübeniz için belki de yeni tecrübeler katmak için çıkacağınız yolculuğunuza başlangıç olarak uçuş kısmını ekleyebiliriz. New York uçuşu yaklaşık olarak 10 saat sürdüğünden herkesin aklındaki sorulardan en en en önemlisi "ee sıkılmayacak mıyız biz şimdi 10 saat??". 

UÇUŞ ÖNCESİ YAPILMASI GEREKENLER

  • Öncelikle biletlerinizi aldıktan sonra eğer EF ile gidiyorsanız ve EF'ten transfer almışsanız ilk işiniz bilet bilgilerinizi MyEF üzerinden sisteme kaydetmek olsun. Böylece yetkililer sizin hangi havayolu ile, nerden ve ne zaman ineceğinizi bilerek sizi karşılarlar.

  • Uçuştan önce yurt dışı çıkış harç pulunuzu almayı sakın unutmayın yoksa o uzun kuyruklardan geçip pasaport konstrol kısmında "aa ben pulu unutttuuuuuuuum" derseniz gerisin geriye dönüp almanız gerekebilir.

  • Yaklaşık 10 saat uçacağınız için kesinlikle rahat kıyafetler tercih edin. Skinny jeans veya herhangi bir jean giyinmeyin. Eşofmanlar gayet işinizi görür. Ek olarak uçak içerisi soğuk olacağından (inanın oluyor) yanınıza bir hırka veya ceket almayı unutmayın. 

  • Amerika uçuşlarındaki bavul hırsızlığı veya uçak içi hırsızlıklar en çok konuşulan rivayetler arasındadır. Bavul hırsızlığı genelde Amerika'dan dönüşte oluyor. Tabi size "ya %100 çalıyorlar" diyemem. Ancak yine de önleminizi almanızda fayda var. Gidişte de dönüşte de değerli eşyalarınızı bavulunza koyup bagaj kısmına göndermemenizi tavsiye ediyorum. Yeni ABD seyahat kanunu ile telefondan büyük cihazlar uçağa alınmıyordu. Ancak sonki haberlere göre yasanın kaldırılmasına karar veriliyor (verilmişte olabilir, araştırın.). Kısacası dönüşte eşe dosta iPhone alıyorsanız yanınızda bulundurun. Kabin bagajınız ya kendi koltuğunuzun üstünde ya da tam karşıda görebileceğiniz bir koltuğun üstünde olsun. Kabin görevlileri bu tarz insanlara pek göz açtırmıyorlar zaten.

  • Uçuş öncesi koltuk numaranızı da seçmenizi öneririm. En sağlam yer üç bölmeli uçakta ortanın koridorudur. Neden? Çünkü orta koltuklara oturmak büyük sıkıntı. Tuvalet ihtiyacınız geldiğinde yanınızdakini uyandırmak zorundasınız. Cam kenarı uçanı düşün bide iki kişi kalkacak ve öyle geçeceksiniz falan filan. Ortanın koridor koltuğundan rahatlıkla çıkabilirsiniz, kabin bagajınıza rahatlıkla erişebilirsiniz, ortada oturan kalkmak istediğinde uyuyor olsanız bile diğer taraftaki uyumuyorsa ondan rica ederek kalkabilir. Belki mantıksız geliyordur ama 10 saatlik uçuş için bana çok mantıklı gelmişti. 

  • Öğrenci olarak gidiyorsanız F-1 kağıdınızın yanınızda olmak zorunda!! Amerika'da inişte kontrol ediliyor.

Sabah erken saatteki uçuşum için gece 2-3 civarı evden çıkarak havaalanının yolunu tuttum. Erken çıkmamın nedeni hem amerika uçuşu olmasından (buna değineceğim) hem Atatürk Havalimanı'na yapılmış olan saldırıdan hem de 15 Temmuz'dan ötürü sıkı kontrol ve trafik yüzündendi. Gece havaalanında trafik olmaz ya demeyin o yüzden. 
Atatürk Havalimanı'na girerken


Girişte aracınızın durdurulup aranmanız ihtimali de var (Amerika'ya giderken durdurmamışlardı ama Sırbistan'a giderken durdurmuşlardı, belli olmuyor yani). İçeri girip arkama el salladıktan sonra x-ray'lerden geçip (ki artık 'body scanner' denilen yeni cihazlar konacak) direk yurt dışı çıkış pulumu almaya gittim. 15TL bir ücretle alıyorsunuz. Vodafone Red kullanıcıları ücretsiz temin edebilir. Sonrasında da uçuşumuz için -şuan hatırlamadığım- harfli check-in kısımlarının açılmasını bekliyoruz. Açıldıktan sonra bir yoğunluk oluyor tabiki. Tav Passport kartınız varsa beklemezsiniz (Türk Telekom Prime müşterileri 1 günlük TAV Passport kartını ücretsiz temin edebilirler.).  Biletinizi alıp, valizi verdikten sonra pasaport ve bilet kontrolü için sıra bekliyoruz. Bunu da başarıyla atlattıktan sonra ister bir lounge'a isterseniz havaalanı içerisinde vakit geçirebilirsiniz. Ancak kutsal mekanımız Duty Free'ye uğramadan geçmeyin tabiki. Sakın parfüm almaya da kalkmayın! Amerika'da daha ucuz. 
Ekonomi sınıfı biletim

Normalde İngiltere uçuşlarında da tek kontrolle biten pasaport ve bilet işlemi, Amerika uçuşlarında 2 kez yapılıyor. Yani uçağa giderken tekrar sıraya girip tekrar yetkililer tarafından bilet ve pasaport kontrolleriniz yapılıyor. Öyle ayakta falan bakmıyorlar yani bildiğiniz masalarına kurulu bir şekilde. Amerika uçuşlarının genelde hepsi o kapıdan yapılıyor zaten. Daha sonrasında uçağa binip, kabin bagajınızı yerleştirip, yerinize oturabilirsiniz. Taxi(uçuş için piste geçme) ve ardından take-off(havalanma) ile yolculuğumuzun ilk aşaması başlıyor. 

10 Saat sürecek bir yolculuk için THY size en büyük nimeti vermiş; 



Eğlence konsolu ile film, müzik ne varsa izleyebilirsiniz. Zira yolculuk biraz uzun malumunuz. 


Uçağa bindiğiniz sırada sizlere dergi-gazete dağıtımı yapıyorlar. Okumak isterseniz tabiki. Sonrasında da size yolculuk paketi veriyorlar;
İçerisinde terlik, çorap, diş macunu, diş fırçası, dudak balmı ve göz bandı bulunuyor. Uçak içerisinde ara ara ıslak havlu servisi de yapılıyor.

THY Ekonomi uçuşunda, uçuş boyunca iki kez yemek servisi yapılır. Billet alırken bir yemek tercih etmemişseniz uçağa bindiğinizde dağıtılmış olan menülerden seçiminizi yapabilirsiniz. Ancak bilet alırken yemek tercihinizi yapmışsanız isminize özel yemek size gelir. (Midem biraz bulandığından ikinci yemeğimi yememiştim)

Az Yağlı Yemek Tercihim

İki yemek arası veya yemeklerden sonra dilerseniz sandviç ve içecek de arzu edebiliyorsunuz. Zaten yemeklerden sonra içecek treyleri(doğru yazdım galiba) geliyor. 

Kahve ve müzikle yolculuğunuza keyifli bir şekilde devam ediyorsunuz.


Uçağın inmbesine yakın veya en başta sizlere tıpkı İngiltere uçuşlarında olduğu gibi bir Landing Card veriyorlar. Bu kartlar Amerika'nın göç idaresi kısmından sağlanmış olup, doldurulması zorunludur. 

Kartımızı da doldurduktan sonra artık yapmamız gereken tek şey inişi beklemek. "KARA GÖZÜKTÜÜÜÜ" diye içinizden bağırdığınız kısım artık çok yakın.
JFK'e inerken
İndikten sonra, en önde hızlı hızlı gitmeye hazır olun zira muazzam bir pasaport kontrol sırası sizi bekliyor olacak. Pasaport kontrolünde landing card'ınızı, pasaportunuzu ve F-1 (varsa) kağıdınızı isteyecekler. Neden geldin, nerede kalacaksın, bulunma amacın nedir, valizinde yasadışı bir şey var mı tarzında sorular yöneltebilirler. Bu kısmıda geçtikten sonra valiz bekleyeceksiniz. Valizi alıp çıkışa gidin. Aman valiz kontrol kısmına takılmadan usulca tin tin sıyrılın. Çıktığınzda elinde EF pankartı tutan birisi sizi ve diğerlerini bekliyor olacak. Herkes tamamlandığında arabaya doğru devam edeceksiniz. Arabalar sizi şaşırtabilir çünkü cidden burda lüks olan araçlar orda ucuz. Beni siyah bir Cadillac jip ile almışlardı. Yaklaşık olarak 45dk kadar süren yolculukta camdan Manhattan'ı, o gökdelenleri görüp daha da heyecanlanıyorsunuz (Uzaktan görüyorsunuz, Manhattan'ın içinden gitmiyor.). Okula ulaştığınızda valizinizi giriş kapısına bırakıp içeri geçip kayıt işlemlerinizi tamamlıyorsunuz. Size verilmiş olan hoşgeldin dosyası (içeriğine başka bir yazıda değineceğim) ve oda anahtarınız ile odanıza doğru yola koyuluyorsunuz. 
Okulun ana binası ve yurtlardan birisi
Odanıza ilk girdiğinizde sizin için ayrılan yatağınızı hemen görebilirsiniz!
Sonrasında da eşyalarımı dolabıma yerleştirip, MyEF üzerinden tanıştığım Alman, İsviçreli ve İspanyol arkadaşlarımla buluşup, kasabanın içerisine inip, Subway'de yemek yemiştik. 


Sorularınızı yorum olarak iletebilirsiniz. Diğer bir yazıda görüşmek üzere.



3 Temmuz 2017 Pazartesi

Amerika Anılarım / Tarrytown Nasıl Bir Yer?

Neredeyse sene-i devriyesine gelmekte olan Amerika yolculuğumdan kalma önemli bir kaç detayı daha sizlerle paylaşacağım. Okul, projeler, araştırmalar yüzünden sürekli yazı yayınlamak gibi bir vaktim olmuyor ne yazık ki.

EF NYC'de eğitim alacak ve konaklayacak arkadaşların öncelikle Tarrytown-Manhattan arası bilet ücretlerini göze alması gerekiyor.( Bütün biletler ve detayları için; http://web.mta.info/mnr/html/fares.htm#b1 )

Tarrytown kasaba olarak çok güzel. Hatta evleri gördükten sonra insanların sağlam vergi ödediklerini çıkarabilirsiniz. Tarrytown'ın iki kötü tarafı var. Birincisi bölge eğimli. Yani tren istasyonuna yürürken yokuş aşağı eğimli iniyorsunuz ancak tren istasyonundan dönüşte yokuş çıkıyorsunuz. Okulun shuttle servisi de mevcut gidiş-dönüşlerde. $5 bir ücretle 5 binişlik shuttle kartı alabilirsiniz. Okul en tepede bulunuyor. Etrafında evler ve ormanlık alanlar var. Hatta St. John's yurdunda kalmaya denk gelirseniz üst katlardan harika Hudson nehri'ni de görebilirsiniz. Bknz;
St. John's Yurt Odası Manzarası
Okuldan çıktığınızda aşağı doğru yani kasabanın merkezine doğru indiğinizde marketlere, restoranlara, parklara, publara, kuaförlere vs. ulaşabilirsiniz. Ancak kuaförleri kesinlikle önermiyorum çünkü aşırı pahalılar. Türk bir kızımız sadece el tırnaklarını yaptırmak için (???) $80 ödedi. Erkek kuaförlerinde de saç kesimi pahalıdır. Tarrytown sanırım biraz kalbur üstü bir kasaba olduğundan fiyatlar da ona göre ayarlanmış. Ama şehir efsanesine göre en ucuz bulabileceğiniz erkek kuaförü $20.

Market olarak 7-Eleven(Gece de açık ama normak ufak bir mrket) ve C-Town Supermarkets. Süpermarkette haliyle daha fazla seçenek mevcut. Fiyatlar da gayet uygun. Amerika sonuçta gıda o kadar pahalı değil. Ancak şekerleme cennetinde kendinizi de kaybetmeyin aksi halde o şeker bu şeker derken bir bakmışsınız günün geri kalanı WC :D

Bu arada Manhattan'a tren dışında 4-5 arkadaş taksi ile de ulaşabilirsiniz. Parayı bölüştüğünüzde daha karlı oluyor ve trenden daha çabuk ulaşıyorsunuz.

Gece acıktığınız zaman Dominos Pizza'dan okula veya başka yerlerden sipariş verebilirsiniz. Okul bu konuda herhangi bir sıkıntı çıkarmıyor. Ancak kapınıza kadar gelmiyor, aşağı inip kendiniz teslim almanız gerekiyor. Canınız dışarda yemek isterse de tren istasyonuna kadar inip, tren istasyonunu geçip yürümeye devam edeceksiniz. Orda bir alışveriş merkezi vari bir yer göreceksiniz sıra sıra kozmetik, eczane dükkanları falan var. Artı Subway ve McDonald's var. Ancak McDonald's'ın tek bir sıkıntısı var o da gece almak istediğinizde bir arabaya ihtiyacınız var zira kapıları kilitli sadece arabaya servis var. Ancak çevredeki insanlar sanırım öğrencilerin bu durumuna alışkın "sipariş verecekseniz arabaya gelin, sorun olmasın" şeklinde iyimser tavırları oluyor. Tabi inanıp inanmamak size kalmış sonuçta Amerika yani bizim ki deli cesaretiydi mesela :D

Tarrytown ile ilgili aklınıza takılan herhangi bir soruyu yoruma bırakabilirsiniz.

21 Mart 2017 Salı

EF New York Dil Okulu'nu Neden Beğenmedim?

2016'nın Ağustos ayı içerisinde EF'in New York okuluna gideceğimi daha önceki yazımda bahsetmiştim. Bir Amerikan hayalleri ve hevesi ile hooop uçağa atlayıp soluğu New York'ta almıştım. Ancak her şey umduğum gibi gitmedi ve eksiler artılardan daha fazla olunca da haliyle EF'in New York kampüsünü ne yazık ki beğenemedim. İlk günümden itibaren başlayarak karşılaştığım sorunları şöyle anlatabilirim;

İlk günü, havaalanında veya çıkışta hiç bir problem veya aksaklık yaşamadım. Benim zaten genel aksaklığım valiz beklemek oluyor, şansıma hep en son benim valizim gelir. (Bi business bilet alıp priority(öncelikli) etiketi yapıştırtmazsam namerdim.). Kampüse ilk vardığımda yorgundum, malum 10 saatlik bir uçuş ve tabiki jetlag olmanın verdiği bir yorgunluktu bu dolayısıyla bir an önce odama geçip dinlenmek istiyordum. Girişe valizleri bırakıp ana binada kayıt işlemlerini tamamladık (Bu arada okul çok büyük, ve ayrı ayrı binalardan oluşuyor.). Kayıt işlemleri sırasında bilgilendirici bir dosya, kampüs içindeki yemekhanede ve alkol alımında kullanacağım öğrenci kartı, ve oda anahtarım teslim edildi. Bir kızda odamı göstermek üzere görevlendirildi. Her şey aslında nasıl güzel işliyormuş gibi gözükse de bütün aksilikler şimdi başlıyor. İki kişilik bir odada konaklama seçmiştim. Odayı da çıktığım katta kendi kendime bulmak zorunda kaldım, kız resmen bırakıp gitti. Neyse kapıyı açamayınca ortak salonda Fransız bir çocuktan yardım istedim (Bir Türk bir Fransız kapı açmaya çalışıyorlardı). O da başaramayınca anahtarın yanlış olabileceği kanısında hemfikirdik. Kapıyı da tıklatmayı unutmadık tabi. Tekrar gittim, anahtarın yanlış olduğunu kapıyı açmadığını söyledim ve doğru anahtarı alıp odama gittim. Girdiğimde oda gayet düzenli tertipli ve temizdi. En-suite olmadığından duş ve tuvaletler ortak. Ama onlar da gayet temiz ve kullanışlı. Ama ilerleyen günlerde her şey daha çok oturdu kafama. Bana odamı gösteren bile görevli değil bir öğrenciymiş! Kampüse giriş yapmayan, geç gelen, 21 yaş altı öğrenciler bu şekilde haftasonları cezalandırılıyormuş. Anahtarım yanlış, odamı 16 yaşında bir kız sadece gideceğim binaya götürüp asansöre kadar eşlik etti... Hafif şeyler dedim geçtim ama olaylar bitmedi. Üçüncü gecemde arkamda bi sesle uyandım. Camlar büyük ve uzun, ön kısmında bakonumsu bir yer var. Yan taraftaki pencereden oraya çıkmışlar ve sigara içip muhabbet ediyorlar. Bunu yapan o muhteşem(!!!) Araplardı. Alerjim olduğundan sigara kokusuna uyanmıştım ve tabiki sese de. Işığı açtım, pencereyi de açtım ve uyardım. Odalarına çekildirler, 17-18 yaşlarında çocuklardı. Ertesi günü de gidip şikayet ettim, akşamında gidip uyarmışlardı. Ancak bütün gece yarısı hep arapların sesini duydum. Koridorlarda bağrışmalar, sandalyelerde tur atmalar... En fenası da gece tuvalete kalktığımda gördüğüm manzaraydı. Köpük sabunlarla savaş yapmışlar ve her yer kaygan, iğrençti. Arapların arasında sıkışıp kalmıştım anlayacağınız ve çok çok çok problemli insanlar. Neyse daha sonra yine öğreniyorum ki ben yanlış yurt binasına verilmişim!!! Benim kalmam gereken yer 21 yaş ve üzeri olan bir yurt binası olması gerekirken başka binaya verilmişim! Asıl bomba son haftamda odama gelen oda arkadaşımdı. İlk oda arkadaşım olduğundan merak ettim kim olduğunu hatta umarım Rustur ve Rusçamı geliştiririm diye umut ediyordum ancak oda arkadaşım Çinli çıktı. Çinlileri severim aslında ama Japonlar kadar değil. Keşke ama keşke uyuşacağım bir oda arkadaşı olsaydı zira 23 yaşındaki ben, 15 yaşındaki bir insanla aynı odayı paylaştım. Son haftam diye ses etmedim ama akıl var nizam var, 23 nere 15 nere. Bir de her ne kullanıyorsa oda leş gibi gül kokuyordu ve genzimi yakıyordu. Kısacası oda ve yurt sorunu işin başlangıcıydı.

Dersler konusunda hiç bir sıkıntı  yok. Eğer o seviyeye ait olduğunuzu düşünmediğinizde sizi bir üst seviyeye alıyorlar. Zaten ders içerisindeki katılımınız vs doğrultusunda dersin hocası da sizinle özel konuşup ait olduğunuz seviyenin size düşük veya fazla geldiğini söylüyorlar.

Çalışanlar, gerçekten çok enteresan insanlar. Tutumları kaba ne yazık ki, bir İngiliz nezaketi aramayın sakın. İlk gün gezisi, Manhattan'a gidicez. Ama ilk gün gezisi dediğiniz sadece Rockefeller Center'dan ibaret!!!! Evet yanlış okumadınız. Sonrasında size diyorlar ki serbestsiniz. Sanki her ay NYC'ye gelmişsiniz gibi öylece söyleyiveriyorlar. "döneceğiniz treni bir kere söylerim iyi dinleyin!!" gibi bir laf bile işittim.

Okul Tarrytown'da olduğundan Manhattan ile arası Avcılar-Mecidiyeköy gibi. Trenle 45-50 dakika. Ancak tren biletleri metrobüs gibi 1.20TL değil. 20-23 dolar arasında oynuyor gidiş-dönüş bileti. Doların şu zamanlarki değeri göz önüne alındığında ve Manhattan'a haftada en az üç kez gittiğinizi varsayarsak büyük bir meblağ ortaya çıkıyor. Sonuç ise sizinle gelecek 3-4 kişi bulup taksiyle gitmeniz. Tarrytown tren istasyonundan okula giden shuttle servisi mevcut, okul tepede kaldığından yürüyerek tren istasyonuna gidilmesi kolay ama dönüşü çok yorucu oluyor. Orada bile bir kişilik yer varken pat diye okul görevlisinin binip, binecek olan diğer öğrenciye "Im sorry..." demesi hala gözümün önünden gitmiyor.

Dersler, öğretmenler çok çok iyi. Hepsi sizinle özel olarak ilgileniyorlar. Ancak gideceğiniz zaman çözmeniz gereken 'Departure Test' online olarak, bilgisayar üzerinden yapılıyor ve haliyle B1 okuyan birisi C2 belge alabiliyor. Acaba neden? Tabikide tek başına yapmadığından. 3-4 kişi oturup testi çözüyorlar ve bitti gitti. Tesst bir sınıf ortamında kağıt üstünde veya bir bilgisayar odasında öğretmen kontrolü altında yapılmıyor.

İnternet üzerinden sipariş ettiğiniz ne varsa okula kargo ile gönderilebiliyor, buna izin var.

Gece acıktığınızda kampüse yemek sipariş edebiliyorsunuz.

Orayı benim için olumlu kılan tek şey edindiğim arkadaşlıklarımdı. Arkadaş çevremin iyi olmasından ötürü sosyal ortamım güzeldi. Ancak yaklaşık 8 hafta orada kalan bir Türk arkadaşım artık yeter diyip bileklerini kesecek konuma gelmişti, bunu da söylemeden geçemeyeceğim.

Uzun lafın kısası EF ile NYC büyük bir hayalkırıklığı ve pişmanlıktı benim için. Benim gönlüm hala EF Manchester'da sanırım.

Diğer bir yazımda görüşmek üzere.