Bu Blogda Ara

5 Temmuz 2017 Çarşamba

Türk Hava Yolları Istanbul-New York Uçuşu

İçinizin kıpır kıpır olduğu o gün gelip çattığında belki ilk tecrübeniz için belki de yeni tecrübeler katmak için çıkacağınız yolculuğunuza başlangıç olarak uçuş kısmını ekleyebiliriz. New York uçuşu yaklaşık olarak 10 saat sürdüğünden herkesin aklındaki sorulardan en en en önemlisi "ee sıkılmayacak mıyız biz şimdi 10 saat??". 

UÇUŞ ÖNCESİ YAPILMASI GEREKENLER

  • Öncelikle biletlerinizi aldıktan sonra eğer EF ile gidiyorsanız ve EF'ten transfer almışsanız ilk işiniz bilet bilgilerinizi MyEF üzerinden sisteme kaydetmek olsun. Böylece yetkililer sizin hangi havayolu ile, nerden ve ne zaman ineceğinizi bilerek sizi karşılarlar.

  • Uçuştan önce yurt dışı çıkış harç pulunuzu almayı sakın unutmayın yoksa o uzun kuyruklardan geçip pasaport konstrol kısmında "aa ben pulu unutttuuuuuuuum" derseniz gerisin geriye dönüp almanız gerekebilir.

  • Yaklaşık 10 saat uçacağınız için kesinlikle rahat kıyafetler tercih edin. Skinny jeans veya herhangi bir jean giyinmeyin. Eşofmanlar gayet işinizi görür. Ek olarak uçak içerisi soğuk olacağından (inanın oluyor) yanınıza bir hırka veya ceket almayı unutmayın. 

  • Amerika uçuşlarındaki bavul hırsızlığı veya uçak içi hırsızlıklar en çok konuşulan rivayetler arasındadır. Bavul hırsızlığı genelde Amerika'dan dönüşte oluyor. Tabi size "ya %100 çalıyorlar" diyemem. Ancak yine de önleminizi almanızda fayda var. Gidişte de dönüşte de değerli eşyalarınızı bavulunza koyup bagaj kısmına göndermemenizi tavsiye ediyorum. Yeni ABD seyahat kanunu ile telefondan büyük cihazlar uçağa alınmıyordu. Ancak sonki haberlere göre yasanın kaldırılmasına karar veriliyor (verilmişte olabilir, araştırın.). Kısacası dönüşte eşe dosta iPhone alıyorsanız yanınızda bulundurun. Kabin bagajınız ya kendi koltuğunuzun üstünde ya da tam karşıda görebileceğiniz bir koltuğun üstünde olsun. Kabin görevlileri bu tarz insanlara pek göz açtırmıyorlar zaten.

  • Uçuş öncesi koltuk numaranızı da seçmenizi öneririm. En sağlam yer üç bölmeli uçakta ortanın koridorudur. Neden? Çünkü orta koltuklara oturmak büyük sıkıntı. Tuvalet ihtiyacınız geldiğinde yanınızdakini uyandırmak zorundasınız. Cam kenarı uçanı düşün bide iki kişi kalkacak ve öyle geçeceksiniz falan filan. Ortanın koridor koltuğundan rahatlıkla çıkabilirsiniz, kabin bagajınıza rahatlıkla erişebilirsiniz, ortada oturan kalkmak istediğinde uyuyor olsanız bile diğer taraftaki uyumuyorsa ondan rica ederek kalkabilir. Belki mantıksız geliyordur ama 10 saatlik uçuş için bana çok mantıklı gelmişti. 

  • Öğrenci olarak gidiyorsanız F-1 kağıdınızın yanınızda olmak zorunda!! Amerika'da inişte kontrol ediliyor.

Sabah erken saatteki uçuşum için gece 2-3 civarı evden çıkarak havaalanının yolunu tuttum. Erken çıkmamın nedeni hem amerika uçuşu olmasından (buna değineceğim) hem Atatürk Havalimanı'na yapılmış olan saldırıdan hem de 15 Temmuz'dan ötürü sıkı kontrol ve trafik yüzündendi. Gece havaalanında trafik olmaz ya demeyin o yüzden. 
Atatürk Havalimanı'na girerken


Girişte aracınızın durdurulup aranmanız ihtimali de var (Amerika'ya giderken durdurmamışlardı ama Sırbistan'a giderken durdurmuşlardı, belli olmuyor yani). İçeri girip arkama el salladıktan sonra x-ray'lerden geçip (ki artık 'body scanner' denilen yeni cihazlar konacak) direk yurt dışı çıkış pulumu almaya gittim. 15TL bir ücretle alıyorsunuz. Vodafone Red kullanıcıları ücretsiz temin edebilir. Sonrasında da uçuşumuz için -şuan hatırlamadığım- harfli check-in kısımlarının açılmasını bekliyoruz. Açıldıktan sonra bir yoğunluk oluyor tabiki. Tav Passport kartınız varsa beklemezsiniz (Türk Telekom Prime müşterileri 1 günlük TAV Passport kartını ücretsiz temin edebilirler.).  Biletinizi alıp, valizi verdikten sonra pasaport ve bilet kontrolü için sıra bekliyoruz. Bunu da başarıyla atlattıktan sonra ister bir lounge'a isterseniz havaalanı içerisinde vakit geçirebilirsiniz. Ancak kutsal mekanımız Duty Free'ye uğramadan geçmeyin tabiki. Sakın parfüm almaya da kalkmayın! Amerika'da daha ucuz. 
Ekonomi sınıfı biletim

Normalde İngiltere uçuşlarında da tek kontrolle biten pasaport ve bilet işlemi, Amerika uçuşlarında 2 kez yapılıyor. Yani uçağa giderken tekrar sıraya girip tekrar yetkililer tarafından bilet ve pasaport kontrolleriniz yapılıyor. Öyle ayakta falan bakmıyorlar yani bildiğiniz masalarına kurulu bir şekilde. Amerika uçuşlarının genelde hepsi o kapıdan yapılıyor zaten. Daha sonrasında uçağa binip, kabin bagajınızı yerleştirip, yerinize oturabilirsiniz. Taxi(uçuş için piste geçme) ve ardından take-off(havalanma) ile yolculuğumuzun ilk aşaması başlıyor. 

10 Saat sürecek bir yolculuk için THY size en büyük nimeti vermiş; 



Eğlence konsolu ile film, müzik ne varsa izleyebilirsiniz. Zira yolculuk biraz uzun malumunuz. 


Uçağa bindiğiniz sırada sizlere dergi-gazete dağıtımı yapıyorlar. Okumak isterseniz tabiki. Sonrasında da size yolculuk paketi veriyorlar;
İçerisinde terlik, çorap, diş macunu, diş fırçası, dudak balmı ve göz bandı bulunuyor. Uçak içerisinde ara ara ıslak havlu servisi de yapılıyor.

THY Ekonomi uçuşunda, uçuş boyunca iki kez yemek servisi yapılır. Billet alırken bir yemek tercih etmemişseniz uçağa bindiğinizde dağıtılmış olan menülerden seçiminizi yapabilirsiniz. Ancak bilet alırken yemek tercihinizi yapmışsanız isminize özel yemek size gelir. (Midem biraz bulandığından ikinci yemeğimi yememiştim)

Az Yağlı Yemek Tercihim

İki yemek arası veya yemeklerden sonra dilerseniz sandviç ve içecek de arzu edebiliyorsunuz. Zaten yemeklerden sonra içecek treyleri(doğru yazdım galiba) geliyor. 

Kahve ve müzikle yolculuğunuza keyifli bir şekilde devam ediyorsunuz.


Uçağın inmbesine yakın veya en başta sizlere tıpkı İngiltere uçuşlarında olduğu gibi bir Landing Card veriyorlar. Bu kartlar Amerika'nın göç idaresi kısmından sağlanmış olup, doldurulması zorunludur. 

Kartımızı da doldurduktan sonra artık yapmamız gereken tek şey inişi beklemek. "KARA GÖZÜKTÜÜÜÜ" diye içinizden bağırdığınız kısım artık çok yakın.
JFK'e inerken
İndikten sonra, en önde hızlı hızlı gitmeye hazır olun zira muazzam bir pasaport kontrol sırası sizi bekliyor olacak. Pasaport kontrolünde landing card'ınızı, pasaportunuzu ve F-1 (varsa) kağıdınızı isteyecekler. Neden geldin, nerede kalacaksın, bulunma amacın nedir, valizinde yasadışı bir şey var mı tarzında sorular yöneltebilirler. Bu kısmıda geçtikten sonra valiz bekleyeceksiniz. Valizi alıp çıkışa gidin. Aman valiz kontrol kısmına takılmadan usulca tin tin sıyrılın. Çıktığınzda elinde EF pankartı tutan birisi sizi ve diğerlerini bekliyor olacak. Herkes tamamlandığında arabaya doğru devam edeceksiniz. Arabalar sizi şaşırtabilir çünkü cidden burda lüks olan araçlar orda ucuz. Beni siyah bir Cadillac jip ile almışlardı. Yaklaşık olarak 45dk kadar süren yolculukta camdan Manhattan'ı, o gökdelenleri görüp daha da heyecanlanıyorsunuz (Uzaktan görüyorsunuz, Manhattan'ın içinden gitmiyor.). Okula ulaştığınızda valizinizi giriş kapısına bırakıp içeri geçip kayıt işlemlerinizi tamamlıyorsunuz. Size verilmiş olan hoşgeldin dosyası (içeriğine başka bir yazıda değineceğim) ve oda anahtarınız ile odanıza doğru yola koyuluyorsunuz. 
Okulun ana binası ve yurtlardan birisi
Odanıza ilk girdiğinizde sizin için ayrılan yatağınızı hemen görebilirsiniz!
Sonrasında da eşyalarımı dolabıma yerleştirip, MyEF üzerinden tanıştığım Alman, İsviçreli ve İspanyol arkadaşlarımla buluşup, kasabanın içerisine inip, Subway'de yemek yemiştik. 


Sorularınızı yorum olarak iletebilirsiniz. Diğer bir yazıda görüşmek üzere.



3 Temmuz 2017 Pazartesi

Amerika Anılarım / Tarrytown Nasıl Bir Yer?

Neredeyse sene-i devriyesine gelmekte olan Amerika yolculuğumdan kalma önemli bir kaç detayı daha sizlerle paylaşacağım. Okul, projeler, araştırmalar yüzünden sürekli yazı yayınlamak gibi bir vaktim olmuyor ne yazık ki.

EF NYC'de eğitim alacak ve konaklayacak arkadaşların öncelikle Tarrytown-Manhattan arası bilet ücretlerini göze alması gerekiyor.( Bütün biletler ve detayları için; http://web.mta.info/mnr/html/fares.htm#b1 )

Tarrytown kasaba olarak çok güzel. Hatta evleri gördükten sonra insanların sağlam vergi ödediklerini çıkarabilirsiniz. Tarrytown'ın iki kötü tarafı var. Birincisi bölge eğimli. Yani tren istasyonuna yürürken yokuş aşağı eğimli iniyorsunuz ancak tren istasyonundan dönüşte yokuş çıkıyorsunuz. Okulun shuttle servisi de mevcut gidiş-dönüşlerde. $5 bir ücretle 5 binişlik shuttle kartı alabilirsiniz. Okul en tepede bulunuyor. Etrafında evler ve ormanlık alanlar var. Hatta St. John's yurdunda kalmaya denk gelirseniz üst katlardan harika Hudson nehri'ni de görebilirsiniz. Bknz;
St. John's Yurt Odası Manzarası
Okuldan çıktığınızda aşağı doğru yani kasabanın merkezine doğru indiğinizde marketlere, restoranlara, parklara, publara, kuaförlere vs. ulaşabilirsiniz. Ancak kuaförleri kesinlikle önermiyorum çünkü aşırı pahalılar. Türk bir kızımız sadece el tırnaklarını yaptırmak için (???) $80 ödedi. Erkek kuaförlerinde de saç kesimi pahalıdır. Tarrytown sanırım biraz kalbur üstü bir kasaba olduğundan fiyatlar da ona göre ayarlanmış. Ama şehir efsanesine göre en ucuz bulabileceğiniz erkek kuaförü $20.

Market olarak 7-Eleven(Gece de açık ama normak ufak bir mrket) ve C-Town Supermarkets. Süpermarkette haliyle daha fazla seçenek mevcut. Fiyatlar da gayet uygun. Amerika sonuçta gıda o kadar pahalı değil. Ancak şekerleme cennetinde kendinizi de kaybetmeyin aksi halde o şeker bu şeker derken bir bakmışsınız günün geri kalanı WC :D

Bu arada Manhattan'a tren dışında 4-5 arkadaş taksi ile de ulaşabilirsiniz. Parayı bölüştüğünüzde daha karlı oluyor ve trenden daha çabuk ulaşıyorsunuz.

Gece acıktığınız zaman Dominos Pizza'dan okula veya başka yerlerden sipariş verebilirsiniz. Okul bu konuda herhangi bir sıkıntı çıkarmıyor. Ancak kapınıza kadar gelmiyor, aşağı inip kendiniz teslim almanız gerekiyor. Canınız dışarda yemek isterse de tren istasyonuna kadar inip, tren istasyonunu geçip yürümeye devam edeceksiniz. Orda bir alışveriş merkezi vari bir yer göreceksiniz sıra sıra kozmetik, eczane dükkanları falan var. Artı Subway ve McDonald's var. Ancak McDonald's'ın tek bir sıkıntısı var o da gece almak istediğinizde bir arabaya ihtiyacınız var zira kapıları kilitli sadece arabaya servis var. Ancak çevredeki insanlar sanırım öğrencilerin bu durumuna alışkın "sipariş verecekseniz arabaya gelin, sorun olmasın" şeklinde iyimser tavırları oluyor. Tabi inanıp inanmamak size kalmış sonuçta Amerika yani bizim ki deli cesaretiydi mesela :D

Tarrytown ile ilgili aklınıza takılan herhangi bir soruyu yoruma bırakabilirsiniz.

21 Mart 2017 Salı

EF New York Dil Okulu'nu Neden Beğenmedim?

2016'nın Ağustos ayı içerisinde EF'in New York okuluna gideceğimi daha önceki yazımda bahsetmiştim. Bir Amerikan hayalleri ve hevesi ile hooop uçağa atlayıp soluğu New York'ta almıştım. Ancak her şey umduğum gibi gitmedi ve eksiler artılardan daha fazla olunca da haliyle EF'in New York kampüsünü ne yazık ki beğenemedim. İlk günümden itibaren başlayarak karşılaştığım sorunları şöyle anlatabilirim;

İlk günü, havaalanında veya çıkışta hiç bir problem veya aksaklık yaşamadım. Benim zaten genel aksaklığım valiz beklemek oluyor, şansıma hep en son benim valizim gelir. (Bi business bilet alıp priority(öncelikli) etiketi yapıştırtmazsam namerdim.). Kampüse ilk vardığımda yorgundum, malum 10 saatlik bir uçuş ve tabiki jetlag olmanın verdiği bir yorgunluktu bu dolayısıyla bir an önce odama geçip dinlenmek istiyordum. Girişe valizleri bırakıp ana binada kayıt işlemlerini tamamladık (Bu arada okul çok büyük, ve ayrı ayrı binalardan oluşuyor.). Kayıt işlemleri sırasında bilgilendirici bir dosya, kampüs içindeki yemekhanede ve alkol alımında kullanacağım öğrenci kartı, ve oda anahtarım teslim edildi. Bir kızda odamı göstermek üzere görevlendirildi. Her şey aslında nasıl güzel işliyormuş gibi gözükse de bütün aksilikler şimdi başlıyor. İki kişilik bir odada konaklama seçmiştim. Odayı da çıktığım katta kendi kendime bulmak zorunda kaldım, kız resmen bırakıp gitti. Neyse kapıyı açamayınca ortak salonda Fransız bir çocuktan yardım istedim (Bir Türk bir Fransız kapı açmaya çalışıyorlardı). O da başaramayınca anahtarın yanlış olabileceği kanısında hemfikirdik. Kapıyı da tıklatmayı unutmadık tabi. Tekrar gittim, anahtarın yanlış olduğunu kapıyı açmadığını söyledim ve doğru anahtarı alıp odama gittim. Girdiğimde oda gayet düzenli tertipli ve temizdi. En-suite olmadığından duş ve tuvaletler ortak. Ama onlar da gayet temiz ve kullanışlı. Ama ilerleyen günlerde her şey daha çok oturdu kafama. Bana odamı gösteren bile görevli değil bir öğrenciymiş! Kampüse giriş yapmayan, geç gelen, 21 yaş altı öğrenciler bu şekilde haftasonları cezalandırılıyormuş. Anahtarım yanlış, odamı 16 yaşında bir kız sadece gideceğim binaya götürüp asansöre kadar eşlik etti... Hafif şeyler dedim geçtim ama olaylar bitmedi. Üçüncü gecemde arkamda bi sesle uyandım. Camlar büyük ve uzun, ön kısmında bakonumsu bir yer var. Yan taraftaki pencereden oraya çıkmışlar ve sigara içip muhabbet ediyorlar. Bunu yapan o muhteşem(!!!) Araplardı. Alerjim olduğundan sigara kokusuna uyanmıştım ve tabiki sese de. Işığı açtım, pencereyi de açtım ve uyardım. Odalarına çekildirler, 17-18 yaşlarında çocuklardı. Ertesi günü de gidip şikayet ettim, akşamında gidip uyarmışlardı. Ancak bütün gece yarısı hep arapların sesini duydum. Koridorlarda bağrışmalar, sandalyelerde tur atmalar... En fenası da gece tuvalete kalktığımda gördüğüm manzaraydı. Köpük sabunlarla savaş yapmışlar ve her yer kaygan, iğrençti. Arapların arasında sıkışıp kalmıştım anlayacağınız ve çok çok çok problemli insanlar. Neyse daha sonra yine öğreniyorum ki ben yanlış yurt binasına verilmişim!!! Benim kalmam gereken yer 21 yaş ve üzeri olan bir yurt binası olması gerekirken başka binaya verilmişim! Asıl bomba son haftamda odama gelen oda arkadaşımdı. İlk oda arkadaşım olduğundan merak ettim kim olduğunu hatta umarım Rustur ve Rusçamı geliştiririm diye umut ediyordum ancak oda arkadaşım Çinli çıktı. Çinlileri severim aslında ama Japonlar kadar değil. Keşke ama keşke uyuşacağım bir oda arkadaşı olsaydı zira 23 yaşındaki ben, 15 yaşındaki bir insanla aynı odayı paylaştım. Son haftam diye ses etmedim ama akıl var nizam var, 23 nere 15 nere. Bir de her ne kullanıyorsa oda leş gibi gül kokuyordu ve genzimi yakıyordu. Kısacası oda ve yurt sorunu işin başlangıcıydı.

Dersler konusunda hiç bir sıkıntı  yok. Eğer o seviyeye ait olduğunuzu düşünmediğinizde sizi bir üst seviyeye alıyorlar. Zaten ders içerisindeki katılımınız vs doğrultusunda dersin hocası da sizinle özel konuşup ait olduğunuz seviyenin size düşük veya fazla geldiğini söylüyorlar.

Çalışanlar, gerçekten çok enteresan insanlar. Tutumları kaba ne yazık ki, bir İngiliz nezaketi aramayın sakın. İlk gün gezisi, Manhattan'a gidicez. Ama ilk gün gezisi dediğiniz sadece Rockefeller Center'dan ibaret!!!! Evet yanlış okumadınız. Sonrasında size diyorlar ki serbestsiniz. Sanki her ay NYC'ye gelmişsiniz gibi öylece söyleyiveriyorlar. "döneceğiniz treni bir kere söylerim iyi dinleyin!!" gibi bir laf bile işittim.

Okul Tarrytown'da olduğundan Manhattan ile arası Avcılar-Mecidiyeköy gibi. Trenle 45-50 dakika. Ancak tren biletleri metrobüs gibi 1.20TL değil. 20-23 dolar arasında oynuyor gidiş-dönüş bileti. Doların şu zamanlarki değeri göz önüne alındığında ve Manhattan'a haftada en az üç kez gittiğinizi varsayarsak büyük bir meblağ ortaya çıkıyor. Sonuç ise sizinle gelecek 3-4 kişi bulup taksiyle gitmeniz. Tarrytown tren istasyonundan okula giden shuttle servisi mevcut, okul tepede kaldığından yürüyerek tren istasyonuna gidilmesi kolay ama dönüşü çok yorucu oluyor. Orada bile bir kişilik yer varken pat diye okul görevlisinin binip, binecek olan diğer öğrenciye "Im sorry..." demesi hala gözümün önünden gitmiyor.

Dersler, öğretmenler çok çok iyi. Hepsi sizinle özel olarak ilgileniyorlar. Ancak gideceğiniz zaman çözmeniz gereken 'Departure Test' online olarak, bilgisayar üzerinden yapılıyor ve haliyle B1 okuyan birisi C2 belge alabiliyor. Acaba neden? Tabikide tek başına yapmadığından. 3-4 kişi oturup testi çözüyorlar ve bitti gitti. Tesst bir sınıf ortamında kağıt üstünde veya bir bilgisayar odasında öğretmen kontrolü altında yapılmıyor.

İnternet üzerinden sipariş ettiğiniz ne varsa okula kargo ile gönderilebiliyor, buna izin var.

Gece acıktığınızda kampüse yemek sipariş edebiliyorsunuz.

Orayı benim için olumlu kılan tek şey edindiğim arkadaşlıklarımdı. Arkadaş çevremin iyi olmasından ötürü sosyal ortamım güzeldi. Ancak yaklaşık 8 hafta orada kalan bir Türk arkadaşım artık yeter diyip bileklerini kesecek konuma gelmişti, bunu da söylemeden geçemeyeceğim.

Uzun lafın kısası EF ile NYC büyük bir hayalkırıklığı ve pişmanlıktı benim için. Benim gönlüm hala EF Manchester'da sanırım.

Diğer bir yazımda görüşmek üzere.

4 Ağustos 2016 Perşembe

Amerika Öğrenci Vizesi

ÖĞRENCİ VİZESİ NASIL ALINIR?



Hepimizin hayali olan veya kayıt işlemlerini bitirdikten sonraki kısım olan vize kısmındayız. Genelde okulunuza gideceğiniz tarihe yaklaşık 3-4 ay önceden vize başvurunuzu yapmanızı öneriyorum. Aksi halde görüşmeden olumsuz sonuç aldığınızda diğer bir başvuru için bekleme süreniz olsun. Amerika vizesi İngiltere veya diğer ülke vizeleri gibi dosyaları gönder ve sonucunu bekle şeklinde çalışmıyor ne yazık ki. Ancak sonucunda isteğinize kavuşuyorsunuz. Amerika turist vizelerini 10 yıllık veriyor! Öğrenci vizelerini ise gideceğiniz süreye göre veriyorlar denebilir. Yani 2 yıllık bir yükseğe gidiyorsanız size 3 yıl kadar; 6 aylık dil kursuna gidiyorsanız 1 yıllık bir öğrenci vizesi veriyorlar. Hepsine sırasıyla değineceğiz. Öncelikle öğrenci vizesi için gereken evraklara bir göz atalım;

1. Pasaport
Pasaportunuzun geçerlilik süresine dikkat edin. Eğer 2 yıllık pasaportunuz ve 3 yıllık vizeniz varsa endişe etmeyin. Pasaportunuzu yenilerken emniyet müdürlüğünde eski pasaportunuzdaki vizeyi kesmiyorlar, ancak ülkeye girerken ikisini de ibraz etmeniz gerekiyor o ayrı mesele. Ancak şuanki koşula bakarsam bitiş tarihi yakınlarda olan bir pasaport ile başvuru yapmayın. Öğrenci arkadaşlar öğrenci belgelerini alarak sadece defter bedelini ödeyerek 25 yaşına kadar pasaport sahibi olabilir. Örnek vermek gerekirse yaşınız 22 ve öğrenci belgeniz ile alabileceğiniz ve sadece defter bedeli ödediğiniz pasaportunuz 25 yaşına göre hesaplanıyor, 25-22 sonuç olarak 3 yıllık pasaport edinmiş oluyorsunuz sadece defter bedeli ile! Hem ekonomik hem de uzun süreli bir pasaportunuz oluyor.

2.Fotoğraf
Biyometrik fotoğraf hem pasaportunuz için hem de vizeniz için önemli. Fotoğrafınız son 6 ay içinde çekilmiş olmalı!

3.Vize Ücreti
Vize başvurusu yaparken sizden önce 200 dolar SEVIS ücreti, sonrasında ise 160 dolar vize başvuru ücreti alıyorlar. Bu ödemeleri ve başvuruyu resmi adresten bizzat yapıyorsunuz. EF ile gidiyorsanız ve vize danışmanlığı aldıysanız size bu konuda yardımcı olacaklardır. Ödemeler yapıldıktan sonra Vize Bilgi Formu verilecektir size EF'ten. Vize görüşme zamanınızın olduğu bir kağıt pek bir önemi yok. Asıl önemli olan kağıt sizin başvuru ücretini ödediğinize dair olan kağıt. Onu görüşmeye giderken muhakkak yanınızda bulundurun. Vize başvuru ücretleri red veya onay durumunda bile asla geri ödenmez.

4.Eğitim Belgeleri
Okuduğunuz okulunuzdan öğrenci belgenizin ingilizcesini edinin. Eğer okuduysanız ingilizce hazırlık başarı belgesini edinin, diğer adıyla dil yeterlilik belgesi. Daha önce herhangi bir İngilizce kursuna gittiyseniz ordan aldığınız sertifikaları da dosyanıza ekleyin. Onun duşunda varsa IELTS veya TOEFL belgelerinizi ve son olarak öğrenci belgesinden sonra önemli olan belge olan Trankriptinizi doyanıza ekleyin. 

5.Banka Belgeleri
Banka belgeleri işin en önemli kısmıdır. Burada çok dikkat etmeniz gerekmektedir. Konsoloslar bu konulardan tutunda sizin nefesinizden ve göz bebeklerinizin hareketlerinden her şeyi anlayacak kadar eğitilmiş insanlardır. O yüzden hesabınıza ASLA bir anda yüksek meblağ yatırmayın. Vize için hesabımda fazla para görünsün durumu yaratmak ne yazık ki olumsuz. Anne veya babanızın her zaman kullanmakta olduğu banka hesabının son 6 aylık ekstresini edinin. Eğer kendi kendinizi finanse edecekseniz gelirinizin nerden geldiğini göstermek, kanıtlamak zorundasınız. Ancak öğrenci iseniz bu işlere hiç bulaşmayın, en güzeli anne veya babanın hesabını gösterip, finansörüm onlar demek. Tercihinize bağlı olarak banka imza sirkülerini de alabilirsiniz ama bence gerek duyulmuyor. Bu banka belgeleriyle birlikte gelirinizi de göstermeniz gerekiyor. Anneniz veya babanız veya her ikisi de çalışıyorsa ikisinin de maaş bordrolarını dosyanıza eklemeniz gerekmektedir. Yok eğer çalışmıyorlarsa ve emeklilerse nerden emekli oldularsa (SSK-BAĞKUR vs.) oraya gidip emekli olduklarını kanıtlayan belgeyi imzalı, kaşeli bir şekilde almanız gerekmektedir. Bu aynı zamanda, diyelim babanızın hesabına yatan 1500 liralık emekli maaşının da kanıtıdır. Yani bu para nerden geliyor her ay diye bir soruyla karşılaşmanız durumunda belgeniz elinizde olsun.

6.Vukuatlı Nüfus Kayıt Örneği
Nüfus müdürlüğüne gidip "Amerika Konsolosluğu için vukuatlı nüfus kağıt örneği istiyorum" diyeceksiniz. Bunu dediğiniz zaman belgenin altına "iş bu belge Amerikan Konsolosluğuna sunulmak üzere......" şeklinde bir ibare olacak.

7.Adli Sicil Kaydı
E-devlet hesabınız varsa adliyeye gitmeden bu belgeyi kolayca edinebilirsiniz.

8.Muvafakatname
18 Yaşından küçük öğrenci arkadaşların ebeveyn iznini gösteren belge

9.Diğer Belgeler
Diğer belgeleriniz sizin desteklerinizdir. İçerisinde daha önce yurt dışında çıkışta bulunduğunuz vizelerin olduğu eski pasaportunuz bir destekleyici  belgedir. Diğer önemli destekleyici belge ise ev tapusu ve/veya araba ruhsatıdır. Bu sizin ülkenizde sizi bağlayan bir belge konumundadır. Varsa ödüllerinizi, başarı belgelerinizi, spor dalında başarı belgelerinizi de yanınızda bulundurun.


Dikkat etmeniz gereken hususlara gelirsek eğer, daha önce bahsettiğim hesaba yüklü para girişinin yapılmaması, diğeri ise uçak biletinin hemen alınmaması. Bu durum sizi sanki vizem garanti, ver gidiyim işte gibi bir konuma sokar. Uçak biletinin önceden alınması çoğu durumda negatif bir etkidir. Yada aldıysanız mülakat sırasında lütfen dile getirmeyin. 

Efendim kayıtlar olundu, vizeye de başvuruldu gelelim vize süresini beklemeye. Vize görüşme tarihinizi genelde en yakın 18-20 gün sonraya falan alabiliyorsunuz. Ancak sistemi sürekli kontrol etmenizi öneririm. SEVIS kaydı yani sisteme kayıtlı olduğunuzdan kullanıcı adı ve şifre ile giriş yapıp randevu tarihini düzenle diyip daha önceki tarihlerde boşalan yer var mı diye bakabilirsiniz. Ben başvurumu 9 Haziranda yapmıştım ve vize görüşmem en yakın 28 Hazirandı. Ancak ertesi günü sisteme giriş yapıp baktığımda tam bir hafta sonrasına boşluk bulmuştum. Yani her gün kontrol etmenizde fayda var. Eveeet, vize süremiz de doldu ve artık vize görüşmemiz için İstanbul'un taaaa değişik bir yeri olan İstinye'ye gidiyoruz. Yol tarifleri için Google'dan arama yapabilirsiniz. Giderken kim ne derse desin, sonuçta konsolosluğa gidiyorsunuz, resmi bir yer, lütfen giyiminize özenerek gidin. Böyle bir ortamda görünüş en önce göze çarpar! Giderken elektronik bir alet yanınıza almayın! Hiç bir şekilde telefon, mp3 çalarlar falan içeri alınmıyor. Bırakabileceğiniz bir yer de yok! İçeriye girdiniz önce ufak bir kuyruk göreceksiniz, polis memuru adınızı soyadınızı soracak, pasaportunuza bakacak, randevunuzu tabletten kontrol edecek ve geçin diyecek. İçeri girdikten sonra ufak bir kuyruk daha görecek ve kontrolden geçeceksiniz. Geçerken dosyanızı da x-ray'e bırakacaksınız. O da bitince asansör ile üst kata çıkıp orta dereceli uzun bir kuyrukta bekleyeceksiniz. Bir polis memuru sizin F-1 belgenizi (EF Amerika'dan gönderilen amerikada öğrenci olacağınıza dair bir belge! ÖNEMLİ!!), pasaportunuzu ve ödeme belgenizi kontrol edecek. Sonrasında sıra size geldiğinde polis memuru bir bey veya kadın pasaport ve F-1'inizi alacak, kontrol edecek ve size bir sıra numarası verecek. İçerisi banka gibi. Aynı şekilde vezneler var ancak cam bölme ile ayrılmış, ve arada diyafon var. İlk numaranız yandığında en sondaki ayrı bir odada bulunan ve resmi olarak göreceğiniz son Türk'e pasaport ve F-1'inizi teslim ediyorsunuz. Sonra yerinize geçip tekrar bekliyorsunuz. Sıra numaranız hangi veznede yandıysa oraya geçip bu sefer de parmak izinizi veriyorsunuz. O işlem de bitince tekrar yerimize oturup bu sefer asl görüşme anını bekliyoruz. Böbrek üstü bezlerinden heyecan hormanı salınan ve dolayısıyla idrarından kurtulma isteği gelen arkadaşlar endişe etmesinler içeride tuvaletler mevcut. Ama sıranıza yakın girmemenizi tavsiye ederim.Bu arada otururken aynı zamanda mülakatları da dinleyebilirsiniz, neden red verildiği ya da nasıl sorular sorulduğu.  Evet, sıranız yandı efendi efendi, yürüyoruz vezneye. Otururken tabi analiz yaptınız bu vezne hep red verdi, bu hep onay verdi lütfen diğerine düşmeyeyim tarzında. Neyse gittiniz vezneye. Sizinle "Hi!" diye de konuşmaya başlayabilir "Merhaba!" diye de. Yani mülakatınız İngilizce de olabilir Türkçe de. Türkçe giderken sizinle İngilizce de konuşmak isteyebilir seviyenizi görme amaçlı. 

Görüşme sırasında en en en en önemli şey, KISA ve NET cevaplardır. Mesela size sordu "Neden Amerikaya gidiyorsunuz?" lütfen hayat hikayenizi anlatmayın. "Benim dilim çok kötüydü, şuanda ingilizcem sıfır, iş hayatımda da olumsuz etkisi olacak ilerde o yüzden amerikaya dil öğrenmeye gideceğim" diye başlarsanız.... Bence asla başlamayın. Verebileceğiniz en güzel ve tek yanıt "Dil eğitimi için" olsun, bu kadar. Sorulan her soruya kısa ve net yanıt verin. Hiç bir cümleyi uzatmayın. Görüşme sırasında diğer önemli bir olayda sizden istenmediği sürece evrak talebinde bulunmayın! Örneğin sizden banka evrağınızı yani banka hesap ekstrenizi veya ebeveynlerinizin maaş bordrosunu istedi, siz de verdiniz. Sakın ola "Annem ve babamın emekli maaşı aldığı belge de var veriyim mi?" veya "Üzerime ait tapular da var vereyim mi?" hatta ve hatta "Üstüme şirketler de var gösteriyim mi?" demeyin! Sizden eğer bunu talep ederse o zaman arz edersiniz. 

Görüşme bitince sonucunuz orda belli oluyor. Onay almışsanız size vizeniz onaylandı diyip bir çıktı veriyor ve pasaportunuz 5 iş günü içerisinde başvururken belirtmiş olduğunuz PTT şubesine gönderiliyor, siz ordan gidip alıyorsunuz, PTT evinize teslim etmiyor. Red almış iseniz de yine size bir çıktı veriyor ve üzerinde red nedeniniz yazıyor, bunu zaten maalesef size vize veremiyoruz derken de söylüyorlar. Red alırsanız pes etmek yok, tekrar randevu ücreti yatırıp (160 dolar) tekrar başvuru yapıyorsunuz. Önemli olan hatalı olan kısmı yani red kısmını düzeltmeniz ama "Daha önce hiç yurt dışına çıkmamışsınız, size vize veremiyoruz" derlerse şansınızı fazla zorlamayıp, EF yetkilileri ile görüşüp eğer böyle bir red olayında bir şey yapılamazsa, kursunuzu Britanya'ya kaydırabilirsiniz. 

Size kendi vize mülakatımdaki vize görevlisi ve benim aramda geçen konuşmayı aynen aktarıyorum;
(G: Görevli, B: Ben)

G: Merhaba
B: Merhaba
G: Nereye gidecektiniz?
B: New York
G: Dil okulu için sanırım?
B: Evet
G: Ne kadar süreliğine?
B: 2 Hafta
G: Öğrenci misiniz?
B: Evet
G: Hangi okul?
B: xxxx
G: Bölüm?
B: Uluslararası İlişkiler
G: Gelirlerinizi kim karşıkayacak
B: Ailem
G: Aileniz ne iş yapıyor?
B: Annem de babam da emekli
G: Emekli olmadan önce nerde çalıştılar?
B: Babam tekstil firmasında annem de doğum borçlanması ile
G: Banka evraklarını görebilir miyim?
B: Tabiki (Vadeli ve vadesiz hesap dökümerini uzattım, elimde SGK'dan aldığım emekli maaş bilgilerini teklif etmedim bile, gereksiz yere bir şey ıspatalamaya çalışır gibi zırt pırt kafaya göre kağıt sunmaya gerek yok)
G: Daha önce yurt dışında bulundunuz mu ?
B: Evet, İngiltere
G: ( bir kaç şey yazdıktan sonra) vizeniz onaylandı, Amerika'ya giriş yaparken F1 kağıdınızı yanınızda bulundurun lütfen, iyi yolculuklar
B: Teşekkür ederim!

Genel olarak giriş yaptıktan itibaren 1 saat bekledim ama vize mülakatım tam olarak 1 dakika sürdü. Otururken bir çok red sebebi dinledim. Kimisi daha önce yurt dışına çıkmadığından (bunu rahat 6-7 kez duydum) kimisi de döneceğine dair güven teşkil etmediğinden. Aslında en önemlisi de bu. Yani aralarında tıp okuyan da not ortalaması üç küsür olan da red aldı. Öğrencisiniz, aileniz burda, ev kendinizin yani kira değil, o zaman bir bağınız var demektir. Ancak bahane olarak kullanılıyor mu diye soracak olursanız bazı durumlarda kesinlikle kullanıyorlardır. 

Öğrenci vizesine başvuracak arkadaşlara şimdiden bol şans! Onay kağıdını görüp ağzınızın kulaklarınıza varması dileğiyle :)) 

Sorularınızı yoruma bırakabilirsiniz.

2 Ağustos 2016 Salı

EF New York Dil Okulu

2014'ten sonra nihayet kısa süreli de olsa bir dil kursu ile daha birlikteyim! Bu sefer destinasyon olarak Birleşik Krallık seçmedim. Görmediğim ve görmek isteyeceğim bir yer seçtim; New York, Amerika Birleşik Devletleri. 

Sürekli olarak aklımda bir NY düşüncesi vardı aslında. Seneye mezun olacağıma göre hem yüksek lisansıma katkıda bulunacak bir dil belgesi alayım hem de bir gezip göreyim dedim. Dolayısıyla fiyatı ne kadar kabarık olsa da kalitesinden ötürü tabii ki EF'i tercih ettim. Gezim tam olarak 7 Ağustos günü başlayacak. 

Öncelikle fiyat konusu herkesi en başta ilgilendiren noktalardan birisi. İki hafta ve iki kişi konaklamayı tercih ettim. EF New York çok büyük bir kampüs. Yani Amerikan gençlik filmlerinde gördüğünüz işte o büyük kampüslerden! Koooocccaaman kampüs içinde yurtlar binası, dersliklerin binası, spor binası, büyük konferans salonları, kütüphaneler de dahil! Yurt konaklamasını tercih ederseniz size 4 seçenek sunacaklar, bunlar;

  • Aile yanı 2 kişilik konaklama (ücretsiz)
  • Aile yanı tek kişilik konaklama (az ücretli)
  • Yurt konaklaması 3/4 kişilik odalar (ücretsiz)
  • Yurt konaklaması Twin(2 kişilik) odalar (ücretli)
  • Yurt konaklaması single (tek kişilik) konaklama (fazla ücretli)
Konaklama olarak tabiki yurt konaklaması seçtim. 3/4 Kişilik odalara talep fazla. Hem ücretsiz hem de kaynaşmak için birebir. Ancak oda arkadaşlarınızla bir sorun yaşar mısınız bilmem ama yaşanabilir gibi gözüküyor. Böyle bir durumda okulun konaklama ile ilgili idari kısmına bizzat gidip konuşup, odanızın değiştirilmesini talep edebilirsiniz. Aynı şey iki kişilik odalar için de geçerlidir. Aslında çekincelerimden ötürü 2 kişilik oda konaklaması tercih ettim. Bu konu hakkında detaylı bilgileri gittiğimde boş vaktim olursa veya döndükten sonra muhakkak yazacağım. Tek kişilik odalar haricinde çoğu oda en-suite yani banyo dahil değildir. Bu şu demek oluyor ki tuvalet ve duşları ortak kullanacaksınız. Üniversite hayatı boyunca yurtta kalmış arkadaşlar bu tarz şeylere yeterince aşinadır zaten ama burada daha temizi ile karşılaşacakları kesindir. Ancak bazı odalarda tuvalet ve duşta mevcut onu tam olarak ben de anlayamadım.

Fiyat dedik ama araya yurtları da bilerek kattım. Sonuçta kesin fiyat bunlara bağlı olarak çıkacak. "İnternette baktım hesaplattım, eğitim danışmanının bana verdiği fiyatla alakası yok!" diyorsanız haklısınız. Çünkü internetteki online kayıt kısmında size sadece konaklama ve hafta ve kurs tipi bazında kalacağınız hafta sayısı kadar olan fiyatı veriyor. Ancak total için eklenen bir çok fiyat vardır. İsteğe bağlı olarak vize iptal sigortası, yaz farkı, materyaller, sağlık sigortası falan. O yüzden beni kandırıyorlar mı acaba diye düşünmeyin, sonuçta EF gibi global bir firma ile seyahat edeceksiniz. Kursumun toplam ücretini öğrenmek isteyen olursa mail yoluyla ulaşabilirler.

Okulun en güzel özelliklerinden birisi de sabah ve akşam yemeklerinizi karşılıyor olması. Okul büyük bir yemekhaneye de mevcut. Dolayısıyla orada haryacağınız sadece öğle yemeğiniz olacak. Tabii ki okulda yemek zorunda değilsiniz sonuçta gurme lezzeterin ve harika restorantların olduğu bir ülkeye gidiyorsunuz! Onun dışındaki her şey normal yurt gibi. Çamaşır yıkayacaksanız çamaşırhaneye gideceksiniz, her hafta temiz çarşaf ve yastıklar verilecek vs. 

Kurs süremiz, kurs tipimiz, konaklama gibi her şeyi eğitim danışmanı ile konuştunuz, tamamladınız ve kaydoldunuz! Sırada ise en önemlisi, giriş kapınız var. Yani VİZE !! 

Vize ile ilgili tüyoları, gerekli belgeleri, her şeyi diğer yazımda anlatacağım! 

Sorularınızı yorum kısmına bırakabilirsiniz, Teşekkürler! 


25 Ekim 2015 Pazar

Neye Ne Kadar Öderim?

Parasal konular genelde giden her bireyin maddi durumuna göre değişiyor. 2013 ve 2014'e oranla Pound zirveye koşuyor ne yazık ki. Bu durumda İngiltere'deki okullara ve orada harcamak için yanımıza alacağımız para da artıyor. Manchester'daki fiyatlar genel olarak ortalamanın bir tık üstünde. Ancak gözünüzü korkutmasın Londra gibi değil.

Manchester'da en çok para giden kısım yiyecek ve içeceklerdir. Öncelikle yiyecek kısmını ele alalım. Bildiğiniz gibi günde 3 öğün vardır. Sabah, öğle ve akşam yemeğiniz. Eğer aile yanında kalmıyorsanız yemek konusunda başınızın çaresine bakmanız gerekiyor. Aslında aile yanında kalan bir çok arkadaşım da başının çağresine bakmak zorunda kadı. Çünkü İngiliz yemekleri ne yazık ki damağımıza hitap etmiyor veya kaldığınız ailedeki bireyler de çalıştığından ötürü buzluğa hazır yemek bırakıp gidiyorlar. Eğer yurtta kalıyorsanız sabah kahvatınızı ortak mutfakta kendiniz hazırlayabilirsiniz. Ortak mutfaklarda kimse kimsenin yemeğini, malzemesini sormadan kullanmaz. Her şey saygu çerçevesindedir ne kadar samimi olursanız olun. O yüzden abartıya kaçmamak üzere 3-5 kahvaltılık alabilirsiniz. Bunun için Tesco, Lloyd gibi marketleri tercih edebilirsiniz. Türk usulü bir kahvaltı etmek isterseniz yani peynir olsun zeytin olsun sucuklu yumurta olsun falan derseniz o iş biraz pahalıya kaçabilir. Zira peynir ve zeytin diğer ürünlere göre pahalı. Ancak dediğim gibi sonuçta bu bir kahvaltı ve okul günleri ayak üstü yapacağınızdan size 1 hafta yeter alacaklarınız. Ya da kahvaltıya az düşkün birisiyseniz sandviç ekmeği ve malzemeleri alabilirsiniz. İngiliz yemekleri hazıra dayalı olduğundan bu ucuza gelir veya mısır gevreği ve süt olabilirsiniz ki bu sandviçten daha da ucuza gelir! Diğer bir seçenek olarak eğer hiç kahvaltı tarzı olmayan bir insansanız, 1 paket kahve ve 10'lu kurabiyeler alarak kahvaltınızı çok çok ucuza geçiştirebilirsiniz. Yani kahvaltı gibi bi masrafınız olmaz.

Gelelim önemli öğünlerden olan öğle yemeğine. Derslerden sonra ağır bir acıkma hissiniz geliyor. Bu durumda aile yanında konaklayan arkadaşlar da başının çaresine bakmak zorunda kalıyor çünkü aile konaklamalarında sadece kahvaltı ve akşam yemeği olmak üzere iki öğün veriliyor. Öğle yemeğini yurtta, ortak mutfakta yapmak isterseniz giderken pişirmek için gereken malzemeleri alabilirsiniz. Hamburger ve patates isterseniz bunu uygun bir fiyata alıp yapabilirsiniz. Burger King veya McDonald's'larda Türkiye'deki gibi menü seçenekleri bulunmuyor. Yani Hamburgerinizi, patatesinizi ve kolanızı ayrı ayrı söylüyosunuz ve ona göre bir ücret ödüyorsunuz. Türkiyede 13TL ödüyorsanız orda da yaklaşık bu üçüne 9-15 sterlin arası bir şey ödüyorsunuz. Eğer dikkatli harcayan birisiyseniz fast food'u buralarda tercih etmeyin. Dışarda yemek içinde Türk restorantlarını veya Yunan Tavernalarını tercih edebilirsiniz. Hem fiyatlar uçuk değil hem de damağımıza hitap eden cinsten. Ha son olarak Manchester Metropolitian University'nin karşısında şuan ismini unuttuğum bir pizzacı var (Sokağın başındaki Dominos değil) pizzanızı orada yiyebilirsiniz gayet lezzetli yapıyorlar ve fiyatlar da uygun.

Akşam yemeği için farklı lezzetler denemek isterseniz Hint mutfağını deneyebilirsiniz. Bol baharatlı hoş yemekler mevcut. Onun dışında saymış olduğum gibi Türk restorantlarını tercih edebilirsiniz veya kendiniz yapabilirsiniz. Ancak bu 'kendiniz yaparsınız' kısmı 1 veya 2 gün sürüyor. Onun dışında sürekli dışarda yemeye başlıyosunuz. Tecrübeyle sabit. Zira mutfak ortak olunca siz ne kadar titiz olsanız da birileri olamıyor. Haliyle içeri girince kirli tavalarla ve buram buram domuz kızartması kokularıyla karşılaşabilirsiniz. Bunun için İspanyollara teşekkür etmeyi unutmayın :))

Gitmeden önce yemekle alakalı yararlı linkler olarak şunları size sunababilirim;

http://eshop.tesco.com.my/  --- Buradan Tesco'daki her ürünün fiyatlarına bakabilir, kafanızda kabaca bir hesaplama yapabilirsiniz.

http://www.manchesterrestaurants.com/turkish.htm --- Manchester'daki Türk Restorantlarının listesini burada bulabilirsiniz.

Sorularınız için mail atabilirsiniz veya yoruma yazabilirsiniz.

21 Ekim 2015 Çarşamba

EF Manchester Dil Okulu

      Yazılarımın hepsinde Manchester ile ilgili bilgiler verdim. Ancak şehir kadar tercih ettiğiniz okul da bu konuda çok önemlidir. EF, yurt dışı dil okulu dediğimiz zaman akla gelen en iyi okullardan birisidir. (Bir diğeri için bknz:Kaplan International) Gelelim EF Manchester'a. 2014 ve önceki yıllarda okul ikiye ayrılıyordu. 24 yaş ve altının bulunduğu Summer School; 24 yaş ve üzerinin bulunduğu merkez okul. Ancak Artık iki okul birleştirilmiş. Sınıf dağılımları ise kış mevsiminde normal olarak yapılıyor ancak yaz mevsiminde genç (18-22) öğrenci fazlalığı dolayısıyla yaşa göre yapılıyor. Yani "Ben 19 yaşındayım ama 30 yaşındaki birisiyle ders işlemek istemiyorum" durumunda olmazsınız. Gelelim eğitimine. EF size kaydolurken bir sürü seçenek sunuyor. Bunlar sınavlara yönelik kurslar (bknz:IELTS), Stajlar, ve dilinize yönelik Temel, Genel, ve Yoğun kurslar. Ders saatleri ve fiyatları seçiminize göre değişiyor. Genel ve Temel ingilizce seçtiğiniz zaman size bir de elective dersler veriyorlar. Bunlar üniversitede okuduğunuz bölümlerle alakalı olabilir veya siz neyi seçmek isterseniz. İlk günü bunları seçmeniz için sizlere formlar dağıtılıyor zaten. EF'de ders saatleri 1,5 saat. Ancak zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorsunuz. Çünkü eğitim bizim ülkemizden çok farklı. Bir hoca geliyor tahtaya 10 şey karalıyor, siz defterinize geçiriyorsunuz, örnek veriliyor, ödev veriliyor hadi görüşürüz durumu asla yok. Dersler herkesin ama herkesin teker teker katılacağı, eğleneceği bir şekilde geçiyor. Sınıfta sürekli bir kaynaşma mevcut.

     EF kaydolduktan sonra size MyEF hesabı oluşturuyor. Nedir bu MyEF?
- MyEF kullanıcı adı ve şifrenizi girdikten sonra, facebook benzeri bir internet adresidir. Burada sizinle aynı dönemde okuyacak arkadaşlarınızı, hangi ülkeden geldiklerini görebilir, onları ekleyebilir ve mesajlaşmaya başlayabilirsiniz! Daha siz oraya varmadan aylar öncesinden yeni arkadaşlar edineceksiniz! O yüzden "ya ben ilk günü n'apıcam, nasıl arkadaş edineceğim" gibi bir derde düşmenize gerek yok. Aynı zamanda bu hesap üzerinden gitmeden iLab derslerini çözebilirsiniz. İngilizcenizi geliştirebilirsiniz. Gitmenize yakın yine bu hesaptan İngilizce sınavını çözeceksiniz (seviyeniz için). Buradan bilgilerinizi de kontrol edebilir, gitmenize yakın eğer aile yanı konaklıyorsanız son 1 hafta kala aile bilgilerinizi, ve uçak biletinizi aldığınız zaman uçuş numaranızı ve saatinizi ekleyebilirsiniz. Eğer okuldan havaalanı karşıma aldıysanız uçuş bilgilerinizi biltenizi aldığınız zaman kesinlikle girmelisiniz.

     EF Manchester'da öğretmenlerle hiç bir problem yaşamazsınız. Hepsi güler yüzlü her zaman size yardımcı olmaya hazır harika insanlardır. Derslerinize, dilinize yönelik sohbet edebilirsiniz, çıkıştaki buluşmalarınıza davet edebilirsiniz. Dersler daha öncede dediğim gibi eğlenceli geçiyor. Sıkılmayacağınıza garanti veriyorum! Dilerseniz eğer girmiş olduğunuz seviye size düşük geliyorsa veya fazla geliyorsa kurunuzu değiştirmeyi talep edebilirsiniz. Hatta sınıf içi durumunuz çok iyiyse bu öğretmenlerin gözünden kaçmıyor. Size kurunuzu değiştirmeniz için tavsiye veriyorlar. 

     EF'in Manchester okulu merkezden yarım saat kadar uzaklıktadır. Aile yanında kalan arkadaşlar için ne yazık ki daha uzak oluyor. Çünkü genelde yerleşim yerleri merkezden yarım saat veya 45 dakikalık mesafelerde oluyor. Ancak yurt ile okul arası daha kısa. 

     İlk günü gittiğiniz zaman MyEF üzerinden yapmış olduğunuz sınav dışında bir de speaking(konuşma) sınavına tabii tutuluyorsunuz. Size rastgele sorular soruyolar. Örneğin; "Nerelisin?" diye soruyorlar ve akabinde vermiş olduğunuz cevaba göre "Peki ülkene gelirsem bana gezmek için nereleri öneririsin, neden?" diye soruyor. Tamamiyle sizin konuşmanızı ve cümle yapısını düzgün kurmanızı ölçüyorlar.  Ardından da genel bir ortalama alınıyor ve akşamında MyEF hesaplarınıza ders programlarınız ve girmiş olduğunuz kurunuz ekleniyor. İlk günü tanıtımlarla ve şehir turlarıyla geçiyor. 2. Günden itibaren ise hayatınıza yön verecek olan maraton başlıyor. 

EF Manchester hakkında sorularınız için cevap kısmına yazabilir veya mail atabilirsiniz.